17 Haziran 2014 Salı

Karman Çorman

Hayat çok karışık şu sıralar amk. Okul bitsin rahatlicam diyodum ama nerde. Sevgiliyi mezun ettik eve çıkarttık bir dinlenelim oh be derken kendim eve çıkacağımı unuttum. Para desen zaten bitmiş. Bir sürü kavga gürültü içinde yaşıyoruz yaz tatiline girdiğimizden beri. Tatilden öncesi zaten bomboktu. Finali ayrı projesi ayrı paperı ayrı alayının amına koyam. Sigara da pek işe yaramıyor şu sıralar. Çok güzel haberler alıyor, sıkıntıdan sevinemiyorum anasını sikim.

Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm!

7 Mayıs 2014 Çarşamba

Geldi Yine Tipini Siktiğim

Başlık benim için. Uzun zaman oldu bir şeyleri blogda yazıp içimi dökmeyeli. Şu sıkıcı hayatımda bir buçuk senedir canımdan çok sevdiğim birisi var. Blog yazmayı da ona aşık olduğumda bırakmışım zaten. Herşey çok iyi çok güzel derken bir şeyler yine boka sardı be kardeş. Niye ya niye alt tarafı haber vermeden bi kulağımızı deldirdik amına koyim. Sanki haber vermeden amerikaya taşındık. Sanarsın haber vermeden başka biriyle evlendik. Gay bile olmadım amına koyim. Hiç birşey yapmadım amk. Alt tarafı kulak lan. Beğenmedim dersin, çıkartır atarım bu kadar kolay. Attım da. Hayatta hiçbir şeyi takmadığım gibi, küpeyi de takmadım daha fazla. Ben birisi bu kadar küçük bir şeyden bana kırıldığında sinirlenen bir adamım ama bugüne kadar kimseye sinirimi dışarı vurmadım. Onun yerine bu sikik blogu yazıyorum ki içimde patlamasın bu amına koduğum duygular birikip. Zaten uzun süre yazmadığım için anlamışsındır ki sevgili yaptığımdan beri sinirlenmiyorum bu kadar, üzülmüyorum hiçbir şeye. Amına koyim bu hayatın, amına koyim, amına koyim. Ağzımı bozdum yine anasını sikiyim. Pazar, Pazartesi, Salı, Çarşamba... Term paper, sınav, sınav... Böyle sikik bir haftada, bir sınavdan çıkıp diğerine çalışırken, arada bir heyecan olsun istedim fena mı. Fenaymış. Kulağını, küpesini siktiğimin dünyası.

Benim gibi şeker, tatlı, yumuşak kalpli, piç, götoş bi adamın bile iyi bi ilişkiyi uzun süre devam ettirmesi zormuş anladım. Benim için kolay olacak sanmıştım. Zorluklarla mücadele etmekten hep kaçar, hiçbir olumsuzluğu sikime takmazdım. Yine takmayacağım. Devam. Pes edecek değilim. Ben, benden taviz vermeyeceğım. Bok vermicem, yine yelkenler suya inecek hatun bi yüz verse. Verecek mi, zaman gösterir.

Amıma koyayım. Bu blogu hala okuyan varsa, onun da amına koyayım.

Hadi siktir olun gidin burdan.

18 Kasım 2012 Pazar

Canım Sıkıldı

Naber lan yarraaam, pardon, sevgili blog!

Çok canım sıkıldı ulan gece gece, ne yapsam, ne etsem acaba?

Aşık olasım geldi, sanırım oluyorum, oldum.

Bu kadar, hadi siktir git şimdi, yani iyi geceler.

6 Haziran 2012 Çarşamba

Let The War Begin

Bana amatör yazılımcı diyenin anasını sikerim lan! O kadar da net.

Yakında görücez, el mi yaman bey mi yaman.

26 Mart 2012 Pazartesi

Çılgınlıklar

Kan uyuşmazlığı yaşadığımız kız arkadaşımla ayrıldıktan sonra o kadar korktum ki blog, anlatamam. Yada anlatabilirim ya, bi deneyelim.

Buralarda bir hatun var, kimi seversem seveyim, kiminle sevgili olursam olayım, ayrıldığımda tekrar kendimi onda buluyorum. Sanki bir daire çiziyormuş gibi, yer seferinde o noktaya dönüyorum. Hayatım tam bir çıkmaz gibi. Ne kadar dönersem döneyim götümün hep arkamda olması gibi. Son ayrılığımdaki korkum da tam olarak buydu, malum hatuna geri dönmek, tekrar saplantı haline getirmek. Öyle oluyor gibi de bir görüntüsü vardı. Ta ki birisinin bana hayatımın kadınını bulduğumu hissettirmesine kadar.

Evleniyorum blog. Türk olmayan birisiyle. Kendi dinim dışından birisiyle. Ama seviyorum lan! Aşığım! Bu güne kadar hiç yüz yüze görüşemediğim, sadece internetten tanıdığım birisiyle. Yazın evleniyorum, haziranda. Bekle blog.

Parmak ölçüleri alındı bile.

Daha gençsin, işin yok, öğrencisin, askere gitmedin... Yalan hepsi blog. Bunların hiçbirisine gerek yok bir kağıdı imzalamak için. Kimse inanmıyor çevremdekilerden bu fikrime. İnanmasınlar. Ailem de duymasın, kesmesinler beni :)

PS: I love you.

10 Şubat 2012 Cuma

Hayat Tekrar Devam Ediyor

Bir yoldayım, zifiri karanlık... Ne bir kimse var yanımda, ne de ışık. Tüm sevdiklerimi ya ben geride bırakmışım, ya da onlar benimle gelmemişler. Yolun ortasındayım. Ne önümü, ne arkamı görebiliyorum. Pes etmişim, kendimi bırakıyorum artık. Sonra bir ışık, gözlerimi kamaştırırcasına, hayata meydan okuyarak aydınlatıyor yolumu. Yürümeye başlıyorum tekrar. Yolun sonunu da, sonrasını da görebiliyorum artık. Bana ışık tutanı da alıyorum yanıma. Yol sadece iki kişilik. Bir ömür kadar uzun, bir rüya kadar kısa görünüyor. Ne ölümü, ne uyanmayı dert ediyorum artık. Hiçbir şeyi düşünmüyorum.

18 Ocak 2012 Çarşamba

Kuskus

Bir şeylere atarlanıp da buraya yazmayalı uzun zaman olmuş amına koyim.

17 Ocak... Finallerimin bittiği gün. Bitti lan... Şimdi ver elini yarı yıl tatili... Evde geçireceğim 30 gün...

Ulan siz de bilirsiniz bunu, kaç kere yazmışımdır. Evde geçirdiğim tatillerin ne kadar stresli olduğunu. Acaba dükkana nöbetçilik yapmak zorunda kaç kere kalacağım bu 30 gün içerisinde.

Bir de bu 30 günün son 10 günü var... Ders seçim dönemi. Tam amına koymalık stres.

Neyse, bu gece dönemin bitişini kutladık. Pek bir kutlama olmadı sanki. Kusana kadar rakı içtim. Gerçekten de kustum. Utanç verici ama güzel. 2. kusuşumun ardından uyuyabilmişim. Batırdığım bazı yerleri temizlemek için şu saatlerde dehşetle uyandım lakin sağolsun arkadaşlarım temizlemişler. Anonim tutuyolar şimdilik, kim temizledi bilmiyorum. Ama öğrenicem.

Neyse blog. Eve gideyim, sana da bir şeyler karalayacağım. Kal sağlıcakla.